Sunday, July 29, 2007

Kapadokya




PERİLİ ŞEHİR YA DA GÜZEL ATLAR ÜLKESİ



Kapadokya'ya daha önce hiç gitmemiştim. İlk defa gidilen yerlere, ilk defa görülecek şeylere karşı duyulan o tatlı merak, o bildik heyecan sarmıştı beni. Şehre gece vardık. Havaalanı ile kalacağımız hotel arasında epey bir mesafe vardı. Sakin ve temiz hotel odasında, açık pencerelerden gelen tatlı esintiyle güzelce uyuyup dinlendik. Sabah kahvaltıdan sonra yola çıktık. Peribacaları gerçekten çok başka. Öyle heryerde görülecek şeyler değil. Adeta Yaradan'ın imzasını görüyorsunuz, görmek isteyene heryerde göründüğü gibi...

Ürgüp ve Göreme'yi gezdik, bol bol fotoğraf çektik.



Kapadokya Persçede 'Güzel atlar ülkesi' anlamına gelirmiş. At değil ama deve gördüm çevrede. Turistik amaçlı kullanılıyorlar sanırım


Bundan 60 milyon yıl önce, Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ'ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla (aşındırtılmasıyla :) ortaya çıkmış peri bacaları.



Bu kare de Derinkuyu yeraltı şehrinden. Yaklaşık 100.000 kişilik bir topluluğun barınma, yeme, içme, ibadet, savunma ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde bir yeraltı şehri. Şarap üretimi yapılabilen, içinde su kuyusu ve ahırlar bulunan yeraltı şehrinin 18-20 kat olduğu bilinmekte. Bu katlardan sadece sekizi temizlenerek ziyarete açılmış. Yaklaşık 52 havalandırma bacasına sahip bu şehrin ziyarete açılan 8 katını bile gezmek epey vaktimizi aldı. Yerin altına doğru ilerledikçe zaman zaman bizi zorlayan daracık tünellerden geçtik, merdivenlerden indik. İçerisi epey serindi. Bu fotoğraftaki oda eğitim ya da ibadet amaçlı kullanılıyordu, rehberimiz anlatmıştı ama çok net hatırlamıyorum. Daracık dehlizlerde, karanlık odalarda kimbilir neler yaşanmıştır. Bazı insanları hapsettikleri daracık, karanlık, mezar gibi yerleri ürkütücüydü.



Temmuz 2007

No comments:

Dunyanin dort bir yanindan kapimizi tiklatanlar
 
Locations of visitors to this page