Saturday, May 19, 2007

İSTANBUL MANZARALARI

PAZARLAR, SOKAKLAR, İNSANLAR


Rengarenktir İstanbul pazarları. Her semt pazarının ayrı bir havası vardır. Kimisi sosyete pazarı, kimisi halk pazarı... Bağırıp çağıran pazarcılar, her serginin başında bir hazine bulmuşçasına heyecan içinde eşyaları karıştıran müşteriler, simitçiler,yaşlılar, gençler,bebek arabasıyla pazara gitme gafletinde bulunmuş taze anneler,yankesiciler, daha neler neler..

Sebze- meyvenin her türlüsüne rastlarsınız İstanbul pazarlarında.. Domatesler mis gibi kokar, dolmalık biberler Amerika`da bir adam doyuran o koca biberlere inat küçücük minicik,körpeciktir...Meyveler, zeytinciler, ürünleri pek de hijyen görünmeyen peynirciler... Ama İstanbul pazarlarının asıl renkli yanı giyim kuşam kısmıdır. Kadıköy`deki Salı pazarı, Bakırköy pazarı gibi pazarlar daha çok giyim eşyalarının renkliliği ve çeşitliliğiyle ünlüdür. Ayakkabıcılar, çantacılar, her türlü markanın taklit ürünleri, ihracat fazlası kıyafetler, parfümler, gözlükler... Yok yoktur İstanbul pazarlarında...

Fatih`teki Çarşamba pazarı ve Fındıkzade`deki Cuma pazarı uğrak yerlerimden oldu son 10 gündür. İkisinin de Salı pazarından eksiği yok, fazlası var. İğne atsanız yere düşmez.Fiyatlar derseniz her telden çalıyor.. Mağaza fiyatlarını geride bırakmayan ürünler oldğu gibi, 3 buçuk liraya badi, 6 liraya etek, 5 liraya eşarp dahi bulabilirsiniz. Züccaiye ürünleri bilhassa plastik ve porselen mutfak eşyalarında müthiş bir renklilik sözkonusu.

RENKLİ ŞEHRİN PEK DE RENKLİ OLMAYAN MANZARALARI

Herşey iyi hoş da, bizler pek hoş değiliz gibime geldi yine bu sene. Bazı insanların birbirine karşı tahammülsüzlüğü, sabırsızlığı, mahalle ağzıyla konuşmalar, hakaretler `eyvah` dedirtip, dudak ısırtıyor insana. Satıcıların birçoğu `müşteri velinimetim değildir` diyor adeta; zira sergideki eşyaları karıştırıp kendine göre birşeyler bakan müşteriyi fena halde azarlayabiliyorlar zaman zaman. Pazara gitme hevesiyle bebek arabasıyla kalabalığa dalan genç anneler, kalabalıktan bunalmış bazı teyzelerin direkt hedefi olup, bir güzel paylanıyorlar. Minik oğluma evde annem baktığı için şükrediyorum kendi kendime..

Bu kadar kalabalık biraraya gelir de, yankesicilere gün doğmaz mı? Geçen yıl bir genç kızın cep telefonunu alıp kaçmaya çalışan bir yan kesicinin kızlar tarafından bir güzel pataklandığına şahit olmuştum. Geçtiğimiz gün de alışveriş yaparken çantası kesilen ama bunun farkında bile olmayan bir kadın, yankesicilerin mağduru oldu. Kimbilir daha kimlerin canı yandı. Ee kolay değil,`mal canın yongasıdır`diye boşuna dememişler. Benim de üniversite hayatımın ilk yılında tramvay da başıma gelmişti bu iş. Hiç anlamadan çantamdan cüzdanımı nasıl alıvermişler bilemiyorum. Keşke yeteneklerini hayırlı işlerde kullansalar...





YİNE DE VATAN, İLLE DE VATAN

Evet, memleket bu olumsuzluklara rağmen hala güzel... Ben insan ilişkileri konusunda avam tabirle biraz `tırsmış` olsam da, alışveriş yaparken pazarda da, mağazada da her an ekşi bir yüzle karşılaşmaktan çekinir olsam da, trafikte arabayı üstüme üstüme süren sürücülere sinir olsam da,yine de Turkiye cok güzel, shish kabab harika, Turkish delight nefis, Süleymaniye huzurlu, bogaz püfür püfür...

Tuesday, May 15, 2007

GÖKYÜZÜNDEN NEW YORK

Daha önce New York`a birkez gitmiştik ama bu şehri (ya da eyaletin bir kısmını) gökyüzünden ilk görüşüm oldu. Daha önceki Türkiye seyahatlerimde Chicago üzerinden aktarma yapıyorduk. Küçük uçağın penceresinden Manhattan görünmeye başlayınca beni bir telaş aldı. Bu güzel kareleri kaçırmamalıydım amma ve lakin yanımdaki yaramaz oglumla, çantanın dibindeki fotoğraf makinesini çıkarıp pilleri takana kadar epey bir vakit kaybetmiş oldum. Fotoğraflarda Manhattan(uzaklardan),Brooklyn, Long Island, JFK havaalanı yakınları ve Atlas okyanusu kıyıları görünüyor. İşte yakalayabildiğim karelerden bazıları...







Sag köşeden ortaya dogru uzanan kara parçası Manhattan,tabii cok uzaktan çekebildiğim için gökdelenler hayal meyal görünüyor.

Atlas okyanusu kıyıları...

Thursday, May 10, 2007

Türkiye'deyim


MEMLEKET HAVASI



Bize epey uzun gelen yorucu bir uçak yolculugundan sonra cok şükür memleketimize ve sevdiklerimize kavuştuk...

(Fotografı gecen yıl geldiğimde kuzenim cekmişti.Gülhane Parkı`ndaki Tepeüstü çay bahçesi.Sanırım Nisan ayı ya da Mayıs başıydı,epey üşümüştük o gün. Nefis bir İstanbul manzarası var. Bu yıl henüz gidemedik.)









Dunyanin dort bir yanindan kapimizi tiklatanlar
 
Locations of visitors to this page