Monday, December 15, 2008

BUZ DEVRİ VE CHICAGO'DAKİ EVSİZLER

Gecen hafta kar yagmıştı. Kar, buz, soguk... Iste Chicago'nun kış yüzü bu. Hava sicakligi eksilerde dolasiyordu. Sonra dun arti 9 santigrat derecelere kadar cikti ve gece firtinali, siddetli bir yagmur yagdi. Sonra sabah kalktigimizda bir de baktik ki her yer buz tutmus. O yagmurdan sonra ısı eksi 15 santigratlara dusunce(hava durumunda eksi 27 gibi hissediliyor diye yaziyordu), her yer cam gibi silme buz olmus. Insan nereye tutunacagini, nasil yuruyecegini bilemiyor. Sabah 10 bucuk gibi cikmam gerekiyordu. Arabanin kapilari oyle donmus ki, epey zorladiktan sonra ancak acabildim. Arabanin isinip, pencerelerinin buzlarinin cozulmesi 15 dakikami aldi. Siteyi pek tuzlamamis olacaklar ki, araba parki buz pateni sahasi gibiydi. Yolda iki kere kaydi araba. Normalde ana yollari iyice acarlar, tuzlarlar ama bir ana yoldan ara yola girerken, buzlanmayi farkedemedim ve araba cok kotu savruldu. Buzlu kaygan yollarda frene basmak en tehlikeli is cunku frene basinca kontrolu tamamen kaybediyorsunuz. Arabaya nereye kayarsa oraya gidiyor, yapacak tek sey dua etmek. Bir arkadasa dogum gunu hediyesi almak icin girdigim magazadan yarim saat sonra cikinca arabanin sofor kapisini acamadim ve diger kapidan girmek zorunda kaldim. Anlatirken sozde ne kadar da zorlanmisim gibi geliyor, degil mi? Halbuki disarisi ne kadar soguk olsa da, girecek sicak bir evimiz, 15 dakika calisinca isinan arabamiz var... Ne buyuk nimetler! Cok sukur Allah'a. Daha iki uc gece oncesiydi. Birilerini gordum... Bizim gibi insanlardi onlar da iste. Ama buz gibi betonun uzerine atilmis eski, kirli yataklarda yatiyorlardi. Yan yana dizilmis yataklar.. Rüzgarlı şehrin o keskin soğuğu ve evsiz barksız insanlar... Sehir merkezindeki o yuksek binalardan birinde bir acilisa katilmistik. Programdan sonra binanin en alt katindaki otoparka inip, arkadaslarla arabaya bindik. Oradan ayrilirken gorduk onlari. Tamamen dort bir yani kapali bir otopark bile degil. Sadece ustlerinde bir cati, altlarinda buz gibi beton... Yorganlarina sarilmis, uyumaya calisiyorlardi... Kimbilir nasildi herbirinin hikayesi... Neler yasamis, neler getirmisti onlari o soguk Chicago gecesindeki buzdan yataklarina.... Bugun agaclarin, topragin, cimenlerin dondugu bu sogukta ne yapmislardi acaba?... Bu soguk gecede ben sicak evimde bu satirlari yazarken onlar ne yapiyordu acaba? Simdi elim yetismiyor onlara... Birsey yapamiyorum. Ama birsey yapamayanlarin yapabilecegi en guzel seyi yapip, dua etmeli... Butun darda kalanlar icin, butun sikintiya dusenler icin.... Ici disi usuyenler icin... Buzdan döşeklerde yatıp, acıyı, yalnizligi ustune yorgan diye cekenler icin... Merhameti bol olan Yaraticidan istemek lazim...

Tuesday, December 9, 2008



KAR VE KARINCA ADAM

Bu aksam guldurdu yine beni :) 3 bucuk yasindaki oglumdan soz ediyorum. Uzuuun uzunn biseyler anlatti bana. Birkac hafta once Ikea'dan Sukran Gunu indiriminden aldigimiz yazi tahtasina birkac resim cizdi. Karga adammis cizdigi resim. Sonra karinca adami anlatti. Bir turlu orumcek adam demek aklina gelmiyor cunku. Hani karincali, sinekli diye tarif ediyor. Demek ki aklinda haşerat cinsinden bisey kalmis ama karincami, sinek mi orumcek mi net degil? Orumcek adamli terlik almistik bu yaz. Karincali adamli terlik onlar da. Hic seyrettirmedim filmini cizgifilmini ama bir tisortun, bir terligin uzerinde resimlerini gorup tanıyabiliyorlar. Simdi de Thomas tren cizgi filmini anlatiyor. Tahtaya sozde birseyler yaziyor. Sevgili Toby, sevgili Emily, sevgili Diesel, sevgili Tigger, sevgili Piglet, sevgili fil... Sonra gururla bana dondu. "Ben guzel bisey yaptim"
Yuvarlagimsi birsey cizdi. Yumurtaymis. Kirilmis, icinden fenguen cikmis, bak! Yarim saat once okudugumuz kitaptan bir alinti bu da. Penguen Badi. Agzindan bal akiyor . Daha bugun ogleden sonra bir arkadasin evinden ciktigimizda, arabaya binip oturmamak icin kiyameti koparip, beni o karda sogukta cileden cikaran ayni kucuk insan.

Kar yagiyor disarida... Lapa lapa... Goruntu guzel, her yer bembeyaz ve gece aydinlik... -4 derece disarisi. - 12, 13'leri daha Kasim sonunda gorunce, -4 fena sayilmaz bile diyorsunuz ister istemez. Kari en cok geceleri ve aksam ustleri seviyorum... Masallardan cikma bir goruntuye burunuyor heryan... Oldugundan baska, oldugundan guzel... Sabah olunca buyu bozuluyor. Karlar cignenmis, yollar acilmis, kenara biriken karlar camur rengini almis, insanlar sogukla, camurlu karla mucadeleye girmis... Cocuklugumdan bir kac sahne gozumun onune geldi. Kar yagmis gece. Ablamla sokaga cikmisiz. Sokak lambasi altinda her bir kar tanesi isil isil, nasil parliyorlar, nasil guzeller... Her birini bir melek indirmis... Her biri birbirinden farkli, guzellikte yarisiyorlar.... Bir de mahalle arkadaslarimizla yaptigimiz kar topu savaslari geldi hayalime. Ama ne heyecan! Simdi 5 dakika disarida durasim gelmiyor. Donuyorum. Cocukken hic usumezmiydik biz? Saatlerce nasil oynayabilirdik o sogukta?..

Kocaman dinazor gelecekmis. Oyle diyor bizim ki. Oyuna doyamadi gecenin bu vakti. Ogleden sonra uykusu aksam ustune kadar devam edince uyku tutmadi onu da. Kocaman dinazoru bilmem ama yatagimin ustune her dakika yeni yeni oyuncaklar yerlesiyor. Kamyonlar, yap bozlar, arabalar... Yaziyi bitirme vakti geldi anlasilan.





Dunyanin dort bir yanindan kapimizi tiklatanlar
 
Locations of visitors to this page