Ramazan gelince insan Turkiye'yi daha da bir ozluyor. Hele de Istanbul'u. Sultanahmet'teki Ramazan etkinlikleri, mekanin manevi havasi, kitap fuari... Universite yillarimda Ramazan aylarinda giderdik Sultanahmet'e. Beyazit'tan yola revan olup, Divanyolu'nu arsinlayip, Cemberlitas'i gecip, Sultanahmet'e yurumek ayri bir keyif verirdi bana. Yillardir yasayamadigimiz tatlar bunlar. Ne sicak pide, ne ezan sesi, ne iftara yetismek icin kosusturan insanlar, ne o Osmanli yadigari camiileri susleyen mahyalar var burada. Ama ne var ki, yasadigimiz her yerde, gittigimiz her mekanda yeni seyler ogreniyoruz. Ehh sicak pide alacagimiz bir firin yoksa, yemek bloglarindan bir pide tarifi alip, evde yapiveriyoruz. Istanbul'u ozleyince de eskiden cektigimiz fotograflara bakiyoruz. Hem bugunu, hem gecmisi birarada yasatan mekanlariyla, Istanbul gercekten ruh sahibi, yasayan bir sehir. Iste o sevgili sehirden Ramazan'i hatirlatan kareler. (Her ne kadar gectigimiz yil Mayis sonunda Istanbul'un fetih kutlamalari sirasinda cekilmis olsalar da...)
(Sultanahmet Camii-Blue Mosque)
(Sultanahmet Meydanindaki meshur Alman Cesmesi)